top of page

TİYATRO EMEKÇİLERİNİN YAŞADIKLARI HAK İHLALLERİNİ İZLİYORUZ

Güncelleme tarihi: 31 May

TİYATRO EMEKÇİLERİNİN YAŞADIKLARI HAK İHLALLERİNİ


Kişinin en temel ihtiyaçlarından, mutluluğunun önde gelen koşullarından biri geleceğe güvenle bakabilme ve tehlikelerin tehdidinden uzak kalabilme duygusudur. Yaşamdan doğan riskleri önlemek ve bunların yarattığı sonuçların tek başına üstesinden gelebilmek genellikle bireyin gücünü çok aşmaktadır.


Günümüzde devlet, özellikle sosyal devlet kişileri toplumsal risklere karşı korumak, onların geleceğe güvenle bakmalarını sağlamak görevini üstlenmiştir. Devletin, bireylerin bugününü ve geleceğini güvence altına almasındaki en önemli enstrümanı sosyal güvenlik hakkıdır. "Sosyal Güvenlik hakkı ikinci dünya savaşından sonra yürürlüğe konan hemen hemen tüm anayasalarda ve ülke mevzuatlarında yer almıştır. Bunun gibi, bu hak ülkemiz tarafından onaylanmış bulunan 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde [m. 22, 25], 1952 tarihli ve 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkında Uluslararası Çalışma [ILO] Sözleşmesinde, 1961 tarihli Avrupa Sosyal Şartında [m. 12 - 13], 1995 tarihli Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartında, 1972 tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinde düzenlenmiştir." [İş Hukuku – Prof. Dr. Sarper Süzek – Yenilenmiş 19. Baskı 2020 Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. s. 4] Anayasanın 2. Maddesinde "Sosyal Devlet" ilkesi Cumhuriyetin niteliklerinden birisi olarak sayılmış ve bu hükmün değiştirilemeyeceği esas alınmıştır. Gene Anayasa'nın 5. Maddesi bu konuyu; "… kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır", ifadesi ile devletin görevi saymış ve burada da sosyal devlet anlayışına yer vermiştir.


Anayasanın 60. Maddesinde "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar" hükmü konularak vatandaşların sosyal güvenlik haklarının sağlanması görevi devlete verilmiştir.


Anayasada vatandaşların sosyal güvencesinin devlet tarafından sağlanması genel ilkesine koşut olarak; çalışma hakkı da temel haklardan sayılmış ve "Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır2" düzenlemesiyle bu konu da devletin sorumluluğuna alınmıştır.


Çalışmanın konusu olan kültür-sanat alanı da yine anayasada güvence altına alınmış bir iş koludur. Anayasa, 27. maddesinde "Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir" yaklaşımıyla kültür-sanatın herkes için hak olduğunu belirtirken aynı zamanda 64. maddesinde de "Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken

tedbirleri alır" diyerek, kültür - sanat alanında profesyonel olarak çalışanların haklarının güvence altına alınmasının devletin sorumluluğu ve görevi olduğunu belirtmektedir.


Ulusal mevzuatta bireylerin sosyal güvencelerinin sağlanması konusunda devlete ve dolayısıyla hükümete verilen sorumluluklar kaynağını uluslararası insan hakları sözleşmelerinden almaktadır. Diğer bir anlatımla uluslararası sözleşmeler, ulusal mevzuatta yer alan vatandaşların haklarını güvence altına alır ve devletin sorumluluklarını yerine getirmesini garanti eder. BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin3 [CESCR] 6. maddesinde "Bu Sözleşme'ye Taraf Devletler, herkesin serbestçe seçtiği ya da kabul ettiği bir işte çalışarak hayatını kazanma fırsatı veren çalışma hakkını tanırlar ve bu hakkın korunması için gerekli tedbirleri alırlar" ilkesi esas alınırken 9. maddesinde ise "Bu Sözleşme 'ye taraf devletler, herkesin sosyal sigorta da dâhil olmak üzere sosyal güvenlik hakkını tanırlar." hükmü konularak kişilerin sosyal güvenlik hakları uluslararası düzeyde güvence altına alınmıştır.


Ulusal ve uluslararası hukuk metinlerinde bütün bireylerle beraber genel olarak sanatın ve sanatçının çalışma ve sosyal güvenlik hakkının güvence altına alındığı verisine ulaşılmaktadır. Fakat bu güvencenin gündelik yaşamda kültür-sanat çalışanlarının faydalanmasına sunulduğu konusu tartışmalı bir durumdur.

Özellikle kültür-sanat alanının daha alt dallarına gidildikçe bu tartışmalı durum daha ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Covid-19 pandemisi bu tartışmalı durumun aydınlanmasında katalizör işlevi görmüş, kültür sanat alanında çalışanların ulusal ve uluslararası hukuk metinlerinde yer alan haklara erişemediklerini ortaya çıkarmıştır.


TİYATRO EMEKÇİLERİNİN YAŞADIKLARI HAK İHLALLERİ


İçeriğin tamamı için tıklayınız.


Yorumlar


bottom of page